Can Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Can Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Eylül 2013 Salı

MO YAN - KIZIL DARI TARLALARI

  


     Mo Yan, 2012 Nobel Edebiyat Ödülü'nü, "halk masallarını, tarihi ve günümüzü sanrısal gerçekçiliğiyle kaynaştırdığı" gerekçesiyle kazandı yazıyor kitabın arka kapağında. Son zamanlarda herhangi bir kitabı bu kadar iyi anlatan bir cümleye denk gelmemiştim. Mo Yan'ın Türkçeye çevrilmiş sadece bir kitabı olduğu için diğer kitapları hakkında yorum yapamıyorum ama bu cümle bu kitap için biçilmiş kaftan.
   
    Kitabın neredeyse tamamı "mışlı" geçmişle anlatılıyor. Çin'in geçmiş döneminde ki yaşantı parça parça verilmiş. Bol bol argo kullanılmış. Ama bu kitap için bol bol kelimesi kullanılacaksa ilk sırayı mutlaka kızıl darı tarlaları alacaktır. Bu kitabın ismi asla başka bir şey olamazdı diyorsunuz kitabın sayfalarında ilerlerken. Her yer kızıl, her yer, her şey darı ile alakalı.
  
    Daha önceleri MoYan'a ait bir kısa öykü okumuştum, esprili, merak uyandırıcı bir üslubu olduğu kesin. Fakat bu kitabı okumak isteyenlere tavsiyem büyük beklentiye girmemeleri yönünde olacak. Mo Yan gerçekten bir masal anlatıyor kitabında. 1900'lü yıllarında başında Japonların Çin topraklarında yaptığı işkenceler, Çinlilerin kendi insanları arasında ki baskınlar, savaş, kan, vahşet ve aklınıza gelebilecek her türlü kötü durum çarpıcı bir şekilde, masal tadında anlatılmış. Kitabın bütünü hakkında fikir vermeyecek olsa da, sadece bir cümle kitaptan alıntı yaparak size ufak bir ipucu vermek istiyorum;

 "..Yolda duran birlik üyeleri patlamanın etkisiyle havalanmış, kolları bacakları kopmuş, bağırsakları dışarı fırlayıp kokmaya başlamış, kopan uzuvları kalabalığın üzerine dolu gibi, güzel ve nazik bir aşk gibi yağmış."


20 Mart 2013 Çarşamba

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü - Aimee Bender




Diyelim ki bu kitabı bir insan yazdı, kim niye yayınlar ki? Hadi yayınladı bir şekilde diyelim; Nasıl uluslar arası en çok satan kitaplardan biri olabilir? Aslında bu noktada kendime kızmıyor değilim. Kitap kapağı tasarımından ve kitabın arka kapağında ki bilgilerden fazlaca etkilenip aldığım kitaplar hakkında büyük bir özeleştiri yapmam gerekiyor sanırım. Bunun yanında uluslar arası çok satanlar listesi hakkında da şüphelerim bu kitapla daha da arttı.
8 yaşında ki bir kızın dünyasını anlatmakla, 8 yaşındaki bir kızın dünyasını 8 yaşında ki bir kız gibi yazmanın arasında çok büyük fark olduğunu düşünüyorum. Kitabın dili sonlara doğru işkence olmaktan çıkmaya yakın gibi gözükse de, bütüne bakıldığında, akıcı olmayan, sıkıcı, üzüntü verici ve yaratıcılıktan olabildiğince uzak bir roman var karşımızda. Beni, kitabı sonuna kadar okumaya zorlayan tek şey, eleştirisini yapıp, insanların vakit kaybına uğramamasını tavsiye etmek.

Birde bu yazıyı yazarak, kitabı okumuş olup bana anlayamadığımı anlatacak birilerinin olabileceği umut ediyorum.
Şimdi yazacağım şey kitap içeriği ile ilgili olacak belki ama yazmadan geçemeyeceğim. Yediği limonlu pastadan annesinin duygularını anlama yeteneği olan genç kızımızın abisinin yeteneği, sandalye ve benzeri mobilyalara dönüşmek. Evet abisi sandalye oluyor. Sonuna kadar kitabı okuyup başka bir anlam çıkacak mı diye çok bekledim ama hayır. Durum çok açıkça bu şekilde. Ya birileri okuyucuyla gerçekten dalga geçiyor yada benim algılarım bu kitabı özümseyip anlamaya yeterli değil.