Öncelikle kitabın farklı bir tarzı var. 6 ayrı öykü bir
noktasından diğerine bağlanarak ilerliyor. Fakat bu 6 öykünün 5 i yarım
bırakılarak ilerliyor ve 6 cı öykü tam bir şekilde merkezde anlatılıp kalan 5
öykünün diğer yarılarına geçiliyor. Bu şekilde anlatılınca karışık gelmiş
olabilir,rakamsal olarak yazarsak şu şekilde ilerliyor; 1-2-3-4-5-6-5-4-3-2-1
.. Öykülerin her biri farklı bir tarzda yazılmış; 1.Günlük,2. Mektup,3. Roman, 4.Otobiyografi,5.
Soru-cevap ve merkezde ki 6. öykü yerli Zachry’nin anılarını çocuklarına
aktarması şeklinde. Öyküler o kadar yarım bırakılmış ki ilk öykünün baskı
hatasından kaynaklı bir yarım bırakılış olduğunu bile düşündüm, böyle
olmadığını ancak 100 sayfa kadar sonra anlayabiliyorsunuz çünkü.
Aslına bakarsanız kitaptan önce filmden haberdar oldum ve
kitap uyarlaması olduğunu öğrendiğimde kitabı merak edip araştırıp okumaya
değer olduğuna karar verdim. İyimi yaptım kötümü yaptım ona filmi izleyince
karar vereceğim.. Zira genel olarak kitabı beğenmediğimi açıkça ifade
edebilirim. Yazarın anlatımı son derece karışık, iki öykü hariç diğerleri benim
için zaman kaybı oldu. Hem okuması zor hem de içeriği oldukça sıradan. 2. Hikayede dahi müzisyen Frobisher’in anıları okunabilir ve eğlenceli geldi bana. Benim fikrime göre kitabı kurtaran ve hatta sadece bu hikayeden romanı oluştursa çok daha başarılı bir roman ve film olacağına inandığım kısım 5. Hikayede ki android garson kız Sonmi-451.
Ekim ayında Türkiye’de de vizyona girecek olan filmin 5 dakikayı aşan uzun bir fragmanı var. Bu kadar farklı hikayeyi anlatmak için filimin de 5 saate yakın olması gerekebilir.. Daha film vizyona girmeden birçok eleştiri almış gördüğüm kadarıyla ama ben izlemeden yorum yapmayı düşünmüyorum. Filmin yapımında Matrix’in yaratıcılarından Wachowski kardeşlerin olması beni biraz umutlandırsa da kitabın büyük çoğunluğunu beğenmediğim için bana hitap etmesi zor gözüküyor. Yine de izleyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder