16 Haziran 2012 Cumartesi

REPLİKAS






“Biz Burada Yok İken”  hikayesi olan, ruhu olan, gelecek nesillere aktarmak için çok önemli değerleri kendine misyon edinmiş bir albüm.

İçerisinde bulunan kitapçıkta ne yapmak istediklerini açıkça ifade etmişler; bu durum günümüzde albüm almak için herhangi bir sebep bulamayan dinleyiciler için önemli bir kıstas olabilir,zira tek tek bütün şarkılara ait bilgilendirmeleri okurken şarkılara ayrı bir gözle bakıyorsunuz ve daha güçlü anlamlar yükleyerek dinleme zevkine varıyorsunuz.

Kendi tabirleriyle bu bir Anadolu-Pop albümü.70’lerden çok güçlü izler taşıyor ve günümüze müthiş safiyane bir rock tadında ulaşıyor.Elbette bu albümün Anadolu-Pop olarak tanımlanmasının da bir anlamı var.Büyük bir saygıyı,hürmeti,özeni ve elbette müthiş bir kaliteyi içeren bu albümün her parçasında Türk Rock’ının olması gereken yer hakkında kendinizi sorgulamadan alamıyorsunuz.

Barış Manço’dan Erkin Koray’a,Cem Karaca’dan Moğollara,Haramilere ve bir çok üstada ustalıklı bir saygı duruşu “Biz Burada Yok İken”..

Replikas’ı daha öncelerden bilenlere zaten bir sözüm yok ama bilmeyenlerde mutlaka bu albümü edinip dinlemeli ve arşivinde özenle saklamalıdır.

10 Haziran 2012 Pazar

Steve Jobs



Walter İsaacson’un Steve Jobs biyografisini okuyunca çok daha iyi anlayabiliyorsunuz nasıl bir dahiyle karşı karşıya olduğunuzu.Geçmişten günümüze,bilmeden o kadar çok beğendim işi var ki..
Örneğin hepsini ayrı ayrı bayılarak izlediğim Pixar filimlerinin ardında Jobs’un imzası varmış; The İncredibles,Wall-E,UP,Toy Story,Kayıp Balık Nemo ve diğerleri..  Ben bu Pixar’ın yaptığı her iş gerçekten mükemmel oluyor derken meğerse Jobs bu animasyon harikaları için tek tek uğraşıyormuş.



Küçüklüğümden hatırlarım,masa üstü renkli bir bilgisayar vardı.Sadece monitör;kasası yoktu.. İmac..

İpod’u,İphone’u İpad’i ilk gördüğümde hep şaşırtmıştı beni..Dahice fikirler ve mükemmel tasarımlar.
Hala kullandığım İphone’u benim için vazgeçilmez yapan ufak detayların hepsi için mühendislerinle saatlerce kafa patlattığını öğrenmek garip bir mutluluk verdi bana..

Matrix ten de hatırlayacağımız siyah zemin üzeri yeşil karakterle gördüğümüz o ekrandan da bizleri Jobs kurtarmış.
Örnekler çoğaltılabilir ama görülen o ki Jobs’un sıfırdan icat edip hayatımıza etki ettiği pek bir buluş yok.Ama o mevcut durumdan öyle yenilikler yarattı ki gerçekten teknoloji alanında çığır açtı.Bu konuda kitaptan şöyle bir alıntı yapmak daha açıklayıcı olacak sanırım;
..Bazı insanlar, ”Müşterilere istedikleri şeyi” ,verin diyorlar.Ama benim yaklaşımım bu değil.Bizim işimiz müşterilerin ne isteyeceklerini onlardan önce bulmak.Henry Ford şöyle bir söz söylemişti sanırım ; “Müşterilere ne istediklerini sorsaydım,’Daha hızlı bir at’ derlerdi!”..
Şöyle bir düşünüyorum da, bir dizüstü bilgisayar almak için mağazaya gittiğimde eğer bir Mac alacak bütçem yada düşüncem yoksa geri kalan markaların pek bir önemi kalmıyor.Hepsinin hemen hemen aynı tasarımı,donanımı ve işletim sistemi var.Seçim süreci neredeyse sadece fiyat kıyaslamasına kalıyor.Bu örneği cep telefonu ve taşınabilir müzik sistemlerine de uyarlayabilirsiniz.
Her ne kadar kişiliği ve insan ilişkileri bana ve birçok insana oldukça itici gelse de,Steve Jobs bu devrin en büyük dehalarından biridir benim için.Ve oğlu Reed’ten bahsederken söylediği bu şu sözler geleceğimize de ışık tutacak niteliktedir..
..”Duyduğu ilginin aynısını ben onun yaşındayken bilgisayarlara karşı duymuştum.Bence yirmibirinci yüzyılın en büyük icatları biyolojiyle teknolojinin kesiştiği alanda yapılacak.Yeni bir çağ başlıyor,tıpkı ben onun yaşındayken bilgisayar çağının başladığı gibi..”

1 Mayıs 2012 Salı

Kokusu Kadar Güzel Olmayan Yiyecekler

Listemizin geri sayımı ;


3. Kahve :
      Güzel bir kahvenin yerini hiçbir şey tutamaz kabul.Mis gibi bir Türk kahvesi,toprak kokulu koyu bir filtre kahve,lezzetli bir mocha yada en zor anlarda imdada koşan nescafe bazen günün en mutlu anını yaşatır insana.Ama bir düşünün,reklamlarda bile kahvenin  kokusuna vurgu yapılır,çoğu zaman herhangi bir yerde duyduğumuz kahvenin kokusu kendimizden geçirir bizi ve hatta kavrulan,öğütülen bir kahvenin müthiş kokusu kaplar etrafı..O an koca bir fincan kahve bile içebilirim diye düşünürsünüz ama içimi hiçbir zaman kokusunun verdiği hazzı vermez insana.



2.Leblebi :
       Yıllar önce bir arkadaşımla Pazar yerinin kalabalığı,gürültüsü içinde ilerlerken burnumuza gelen mis gibi bir kokuyla etrafımıza bakındığımı hatırlıyorum.Bir kuruyemiş dükkanın önünde büyük bir makine da leblebi kavruluyordu.Cebimizde ki bir iki lira bozuk parayla almaya niyetlendik.O kadar güzel kokmuştu ki. Esnaf amcamıza uzattığımız bozuk paralarla amcanın eline leblebileri koymak için aldığı kese kağıdı arasında ki orantısızlığı fark edince geri dönülmez bir yola girdiğimizi anlamıştım.Neredeyse yarım kiloluk bir kese kağıdı leblebiyle yola koyulduk.Yol bitti mahalle bitti gün bitti ama o kadar arkadaşa ikram etmemize rağmen leblebiler bitmedi.Atmaya da kıyamıyoruz.Midemiz zaten kendinden geçti.O gün anladım ki leblebinin kokusuna bir daha kanılmayacak.



1.Haşlanmış tane mısır :
       Listemizin bir numarasında elbette bardak mısır olarak ta ünlenen şahane kokulu vasat lezzetli ürünümüz var. Sokakta,alışveriş merkezlerinde nerede olursa olsun buram buram kokusu heryere yayılıyor bu meretin.Açsınız büyük bir bardak alıyorsunuz tuzu yağı isterseniz çeşitli sosları her şeyi tamam.. Ama ağzınıza attığınız ilk kaşıkta bütün hayalleriniz yıkılıyor. Mısır işte bu.. çok güzel ama kokusu kadar güzel değil be arkadaş..

1 Nisan 2012 Pazar

Bursa-Ankara Yolu Trafik Çilesi



Bursa – Ankara yolunda aylardır süren bir trafik çilesi yaşıyor insanlar. Haftada iki sefer bu yolu kullanmak zorunda olduğum için ve dönüş zamanım tam trafiğin yoğun olduğu zamana denk geldiğinden dolayı uzun süredir bu çileyi yaşıyorum.
Bu çilenin sebebi Bursaray çalışması.Tabi ki olması gereken yatırımlar,çalışmalar bunlar ama benim itirazım alternatif yolların uzunluğu ve yolun bir bölümünün çalışması tamamlanmadan diğer bir bölümünün de alternatif yola verilmesi. Normal yolu kullandığınızda ortalama 5 dakika sürecek bir yolun alternatifi ortalama 35 dakikalık bir yol olabilir mi? Bu mudur planlama?






Yukarıda ki resimde yolu aklınızda canlandırmak için normal yolu yeşille,alternatif yolu kırmızı ile göstermeye çalıştım.(Kabul ediyorum resmin boyutunu istediğim gibi ayarlayamadım)
İlk bakışta çok farklı mesafeler gibi görülmeyebilir ama alternatif yolun darlığı,zeminin kalitesi ve trafik ışıklarıyla ağır vasıtaların dönüşlerde ki zorlanmaları bu yolun çile haline dönmesine yetiyor da artıyor bile.
Üstelik bu bahsettiğim ve resimle gösterdiğim bölüm sadece Kestel-Bursa yönünde ki güzergah.Ayrıca Bursa-Kestel yönünde de bol alternatifli ve çileli bir güzergah mevcut.
Çok kısıtlı bilgime rağmen ben bu çalışmalarda belirlenen çalışma takviminin ve alternatif yolların olabilecek en uygun planlama olduğunu düşünmüyorum.
Keşke bu durumda ki mağduriyetimizi bildirip geri dönüş alabileceğimiz bir platform olsa ve keşke halkımız her konuda olduğu gibi bu konuda da bu kadar sessiz ve çaresiz kalmasa.




20 Şubat 2012 Pazartesi

EKOSİSTEM KÖPRÜSÜ

İnanması zor belki ama, "Türkiye'de iyi şeyler de oluyormuş" dediğim bir makale okudum Bilim ve Teknik Dergisinin şubat 2012 sayısında.

Aşağıda ki fotoğraftan az çok anlaşıldığı üzere Mersin otoyolu üzerine inşa edilmiş bu köprü,o bölgede yaşayan canlıların türünü devam ettirebilmesi için çok önemli bir ayrıntı..

Uzun uzadıya bilimsel ayrıntılardan bahsedilebilir fakat burada önemli olan doğayı katletmekte oldukça hoyrat davranan insanoğlunun özellikle Türkiye'de böyle bir projeyi düşünüp,tasarlayıp hayata geçirebilmiş olmasıdır.

Otoyollarında ki hayvan ölümlerinin büyük rakamlara ulaştığı ülkemiz topraklarında bu köprü,sadece çarparak ölümlerin önüne geçmekle kalmayacak aynı zamanda o bölgede yaşayan popülasyonun genetik çeşitliliğinde ve türlerin devamında kesintiler oluşmasının da önüne geçecek.

Kimin emeği geçtiyse bu projede,kimin katkısı varsa ellerine yüreğine sağlık.


Orman Ekosistem Köprüsü

23 Ocak 2012 Pazartesi

Charlie'li Hayat

 Çok mu huysuz? Evet.. yaramazmı? hemde nasıl.. gürültücü.. zarar verici.. ısırır,pençe atar,zarar verir.. çok sıkıştırırsanız tıslar bile size.. Ama onun evde olmasının mutluluğu yeter insana.. Sevdirmez kendini size ama uyurken birkaç saniye dokunabilirsiniz belki.. Yeri gelince köpek olur yeri gelince tavşan.. Kendi kafasına göre gezer evde.. Her köşe onundur.. İstediği gibi kullanabilir.. Daha çok marifeti vardır elbet.. en önemlisi eve getirdiği huzur,neşe,mutluluk.. Bu minicik kedinin varlığı yeter mi bir evi huzurlu yapmaya? Evet o ailemizin bir ferdi.. Konuşmasada bizi çok iyi anlıyor.. Bunu biliyoruz ve seni çok seviyoruz be ev aslanı...

18 Aralık 2011 Pazar

VAROLMAYANLAR


Kendimi bildim bileli bu dünyaya bu zamana ait olmadığımı düşünmüşümdür.Çok şeyler geçmiştir aklımdan olanları açıklamak için.. Bazı şeyler ucundan kenarından açıklamıştır aklımdakileri.. Matrix,The Prisoner,Truman Show,Teslanın Kutusu bunlardan bazıları..
Bunların hepsine bir alternatif ayrı bir ucundan tutan Doğu YÜCEL'in Varolmayanlar'ı oldu.Yeni bir dünya,yeni hayaller ve yazarın kendi deyimiyle müthiş bir manifesto..
Yeni fikirlere çok ihtiyacımız var ve Doğu YÜCEL gibi akılların olması beni gelecek için umutlandırıyor..